Sonucu Daralt
Yayıncı Kategori
Yayıncı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 7 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Boğaziçi mehtapları gibi Boğaziçi yalıları da rüya olmuş bir gerçeğin, zaman ve mekân içinde tasviridir. Mehtaplar, Boğaziçi'nin birinci senfonisiydi: gümüş senfoni... Yalılar, Boğaziçi'nin ikinci senfonisidir; altın senfoni... (Ruşen Eşref Ünaydın/Boğaziçi, Yakından) Mezarlıklarda dindar ve ulvi serviler vardı. Bunlar, sanki hiçbir adiliği görmemek için, hep göğe ve yüksekliklere bakar gibiydiler. Bazen de güya bir manevi teessürle başlarını bir tarafa eğerlerdi. Mezarların ayakuçlarındaki taşlarda da bu
Genç Werther şehir hayatından kaçıp Wahlheim'a yerleşir ve orda gördüğü soylu aile kızı Lotte'ye âşık olur. Lotte'nin de Werther'e karşı farklı hisleri vardır fakat nişanlıdır ve sahip olduğu kültür ve inanış gereği öncelikleri farklıdır. Ardan geçen zaman sonrasında Lotte nişanlısı Albert ile evlenir ve en yakınlarındaki kişi hep Werther'dir ve bu evlilik durumu onun Lotte'ye olan hislerinde herhangi bir değişiklik yaratmaz. Lotte ise Werther'e bir daha görüşmemeleri gerektiğini söyler ve böylece Werther,
Bayan C'nin hayatında yaşadığı hüznün girdabında o ana kadar yaşamadığı farklı bir gün başlar. Son zamanlarda üzüntü, heyecan ve anlam arayışının içerisinde; bir kumarhanenin parlak ışıklarına ve yabancı tutkusuna çekilerek bir amacı tekrar keşfediyor ama ne pahasına? Şefkatli bir kadının ve onun yaşanmış deneyiminin bu canlı ve hareketli hikâyesinde, Zweig yoğun bir aşkın gücünde neler yapılabileceğini, ezici yalnızlık ve ömür boyu sürecek pişmanlık gücünü keşfeder. Bir çırpıda okunacak bu eser Zweig'in us
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu/ Stefan Zweig Böylesine bir aşk gerçek olabilir mi? 1920'lerin ilk yarısında Stefan Zweig tarafından kaleme alınan bu kitapta; yaşamı boyunca delicesine sevdiği, ancak kadının varlığından haberi bile olmayan, yazar R.'ye yazılan uzun bir mektup yer alır. Hiçbir zaman beni tanımamış olan sana. cümlesiyle başlar mektup. Kadının, iç dünyasında yaşadığı duygulardan yola çıkılarak aşkın çözümlemesi yapılır. Bu da zaten, sadece Stefan Zweig kadar psikoloji birikimine sahip bir yaza
Virginia Woolf'un 1927 yılında yayınlanan beşinci romanı Deniz Feneri yaz tatilini bir adada konuklarıyla birlikte geçiren kalabalık bir aileyi, sıradan bir zihnin sıradan bir günde aldığı izlenimleri nasıl düzenlediğini, planlandıktan on yıl sonra gerçekleşen bir yolculuğu, zamanı, varoluşun geçiciliğini bilinç akışı tekniğiyle anlatır. Virginia Woolf Deniz Fenerinin kurgusunu 'H' harfine benzetir. On yıl arayla tek bir günde geçen Pencere ve Deniz Feneri bölümü, koridor işlevi gören soyut ve karmaşık Zama
İrlandalı yazar Oscar Wilde'ın başyapıtı olan DorianGray'in Portresi ruhumuza gedik açacak kadar çarpıcı, estetik ve güzellik anlayışını biçimlendirecek kadar etkili bir eser. Doyumsuz tasvirlerle insan doğasına ve ruhuna sıradışı bir yolculuk. Güzelliğe, aşka, ruhun yıllar içinde biçimlenişine etkili bir anlatım ve derin çözümlemelerle bakmak istiyorsanız mutlaka okumanız gereken bir eser
ABD'nin ilk kısa hikâye yazarlarından, modern korku, gerilim ve polisiye türlerinin öncüsü olan Edgar Allan Poe'nun önemli bir seçkisi Morgue Sokağı Cinayeti. Yazarın en ünlü hikâyesi Morgue Sokağı Cinayetleri ve onun devamı olan Marie Rogêt'nin Gizemli Kayboluşu, şaşırtıcı kurgusuyla Kara Kedi ve yine analitik düşünme biçimine vurgu yapan ünlü hikayesi Altın Böcek'in yer aldığı kitap şaşırtıcı düşünme teknikleriyle neredeyse bir zihin alıştırması sunuyor. Sıra dışı düşünmeyi, olayları doğru analiz etmeyi
Sıralama : Göster :
Toplam 7 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1